Türkiye genelinde yaklaşık 700 bin kamu işçisini kapsayan 2025–2026 yıllarını içeren toplu iş sözleşme süreci, 2025 yazının en kritik emek gündemlerinden biri olarak öne çıkıyor. Süreç, yalnızca zam oranlarının belirlenmesi değil; taban ücretlerin adil şekilde güncellenmesi, sosyal hakların iyileştirilmesi ve çalışma düzeninin yeniden yapılandırılması gibi pek çok temel konuyu da kapsıyor.
Süreç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, Türk-İş ve Hak-İş konfederasyonlarının temsilcileri 27 ŞUBAT 2025 tarihine sundu. Ancak uzun süre kamu işvereni sessiz kaldı yanıt vermedi. ayında başladı. İlk olarak, hükümetin kamu işçilerine sunduğu birinci teklif şöyleydi:
Ancak bu teklif, hem Türk-İş hem de Hak-İş tarafından “gerçek enflasyonun çok altında”, “işçiyi yoksullaştıran” bir öneri olarak değerlendirildi. İşçi tarafı masadan bu oranlarla kalkmadı, eylem uyarıları başladı.
Görüşmelerin en kritik gündemlerinden biri taban ücretin yükseltilmesi oldu. Mevcut tabloda kamuda farklı işyerlerinde çalışan işçiler arasında büyük ücret uçurumları bulunuyor. Aynı işi yapan işçilerin maaşları arasında binlerce TL fark olması, ciddi bir adaletsizlik olarak görülüyor.
Hükümet, ilk teklifin ardından ikinci bir teklifle masaya döndü. Ancak bu teklif de beklentileri karşılamaktan uzaktı:
Bu aşamada sendikalar, sahada eylem takvimlerini uygulamaya başladı. İş yerlerinde basın açıklamaları, üretimi durdurma uyarıları ve kamuoyuna açık mitingler yapıldı. Hatta 17 Temmuz 2025 günü Türk-iş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.
18 Temmuz 2025’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından kamu işçilerine yönelik “üçüncü ve nihai teklif” açıklandı.
Bakan Işıkhan, bu teklifin “kamu dengelerini gözeten, işçiyi koruyan, sürdürülebilir” bir teklif olduğunu vurguladı. Ancak sendikalar bu teklifi kabul etmek için yeterli bulmadı.
Ramazan Ağar, kendilerine sunulan “%24 + enflasyon” teklifiyle ilgili şunları söyledi:
“Bugün itibarıyla birinci 6 ay yüzde 24, ikinci 6 ay gerçekleşen enflasyon, üçüncü 6 ay gerçekleşen enflasyon, dördüncü 6 ay gerçekleşen enflasyon adı altında verildi. Sadece bu şekliyle bugün bize bu teklif verildi. Ancak sosyal haklar, çalışma düzeni, iş yerlerine özgü sorunlar, bunların tamamı ücretler kadar önemli.”
Devamında, sürecin halen açık olduğunu ve detaylı görüşmeler yapılacağını belirtti:
“Bugün itibarıyla aylardan beri görüşmemizin sonucunda bir ilerleme var. Burada bunu söylemek isterim. Biz her zaman masa başında müzakere yaparak, görüşerek bir sonuca gidelim diyoruz. Bir yere kadar gelindi. Önümüzdeki hafta da diğer sosyal haklarla, iş yerine özgün sorunlarla, verilen bu yüzde konularıyla ilgili tekrar görüşmelere devam edeceğiz. İş sonuçlanmış değil.”
Pazartesi günü yapılacak değerlendirmeyle ilgili şunları da ekledi:
“Pazartesi itibarıyla tekrar bir araya gelinerek bu sosyal hakları, iş düzenini, iş yerine özgü sorunları pazartesinden itibaren görüşeceğiz… Temennimiz iyi niyet kuralları içerisinde işçi arkadaşlarımızın dayanacak gücü kalmadığından dolayı, işçiye yakışan ücret… inşallah iyi bir sonuç alırız… Önümüzdeki hafta biraz daha ilerleme kaydederiz. İlerleme kaydedersek önümüzdeki hafta inşallah sonuna gideriz.”
Devlet Sert de sürecin yapıcı bir zeminde sürdüğünü vurgulayarak şunları kaydetti:
“Burada sendikal rekabet yapmıyoruz. Her sendika kendi iş kolunun sorunlarını zaten bakanlığa bildirdi, taslağa ilave ettik. Omuzumuzdaki yükün ne kadar ağır olduğunu, 600 bin kamu işçisinin yükünü, sorumluluğunu sırtımızda taşıyan bir anlayışla mücadele verdiğimizi de kamuoyunun bilmesi lazım. Evet, süre çok uzadı. Bu yıpranmışlıklar, sahada beklentiler, elbette ki haklı talepler, sendikalarımızın haklı tepkileri tüm bunları bir tarafa bırakarak önümüzdeki süreçte inşallah bütün çalışanlarımızın mutlu olacağı, huzurlu olacağı bir anlayışla bu çerçeveyi de çizmiş olacağız.”
Ayrıca, iş kollarına dair detaylı müzakerelerin başlayacağına dikkat çekti:
“Elbette ki bunlar bir teklif. Sonuç itibarıyla detaylı toplu sözleşme müzakerelerini sendikamız yapacak. Koordinasyon kurulu olarak kendi kurullarımızda bunu tartışacağız. Önümüzdeki hafta inşallah detaylı bir şekilde oturumlara geçmiş olacağız. Bakanlığımızın daha önce hem HAK‑İŞ’i hem TÜRK‑İŞ’i davet ederek her iş kolunun sorunlarını masaya yatıracak şekilde talepleri alması, bunu müzakere sürecine dahil etmesi sevindirici bir olay.”
Görüşmelerin perde arkasında en çok dile getirilen ama kamuoyunda yeterince yer bulmayan konu, taban ücret eşitsizliği. Kamuda:
Tüm kurumlar arasında asgari bir ücret tabanı belirlenmesi ve bunun altına düşenlerin yukarı çekilmesi. Aksi hâlde bu farklar her yeni sözleşmede daha da açılıyor.
Gelinen noktada:
2025 kamu toplu iş sözleşme süreci; yalnızca zam oranlarının değil, iş barışının, eşitliğin ve sosyal adaletin de yeniden tanımlandığı bir dönüm noktası. Sendikalar, ücret teklifinin yanında sosyal haklar ve taban ücret adaletsizliğinin mutlaka çözülmesini istiyor.
Son teklif, önceki tekliflere göre bir ilerleme sunsa da:
Masadaki son pazarlıklar, kamu emekçisinin önümüzdeki iki yılını şekillendirecek nitelikte. Tarafların bundan sonraki adımları, emek tarihine nasıl geçeceğini belirleyecek.
Subscribe to get the latest posts sent to your email.